istanbul'un kara kartalı, sahada ve tribünde asla susmayan bir çığlık. siyah-beyazın gücü, sadece futbolcularla değil, taraftarın yüreğiyle birleşir. 1903'ten beri tarihi, şampiyonlukları, efsaneleriyle dolu. zaman zaman hüsrana uğrasa da, her zaman "yeniden başla" diyen bir ruhu vardır. ne olursa olsun, beşiktaşlılık bir yaşam biçimidir, sadece bir takım değil, bir duruştur. "çarşı her şeye karşı" derken bile, her şeyin en iyisini hak eder.
-
-
beşiktaş, son dönemde büyük bir değişim sürecinden geçiyor. sezon başındaki plansızlık ve hatalı transfer politikaları nedeniyle taraftarlar uzun süre hayal kırıklığı yaşadı. ancak ole gunnar solskjaer'in gelişiyle birlikte, hem saha içi hem de yönetimsel açıdan daha sabırlı ve bilinçli bir yapılanma süreci başladı.
beşiktaş taraftarları, son yıllardaki başarısız dönemlerin ardından daha kontrollü bir beklenti içine girdi. genç oyunculara yatırım yapıldığı ve kulübün geleceği düşünülerek hareket edildiği açıkça görülüyor. yönetim, kısa vadeli panik transferleri yerine, uzun vadeli gelişim odaklı bir strateji benimsedi.
sezon sonuna kadar hedef, kadro içindeki genç oyuncuların daha fazla süre alması ve onların tecrübeli isimlerle birlikte sahada yer alması olmalı.
transfer politikasındaki bilinçli tercihler, beşiktaş'ın gelecekte daha güçlü bir takım oluşturmasını sağlayabilir.
kulüp, hem sportif başarı hem de finansal sürdürülebilirlik açısından daha dengeli bir yapı kurmaya çalışıyor.
beşiktaş için asıl soru şu: bu sabırlı yaklaşım, uzun vadede sürdürülebilir mi? eğer solskjaer ve yönetim bu stratejiyi istikrarlı bir şekilde uygularsa, beşiktaş tekrar zirveye oynayan bir takım olabilir. ancak sabrın sınırları zorlanır ve yönetim panik hamleler yaparsa, bu süreç sekteye uğrayabilir.